sonraki
önceki
öğeler

Article

Yaz 2022: Birden çok kriz durumuyla yaşamak

Dili değiştir
Article Yayınlandı 13.10.2022 Son değiştirilme 16.03.2023
7 min read
Pandemi, aşırı sıcak dalgaları, iklim değişikliği kaynaklı kuraklık, enflasyon, savaş ve enerji krizi derken bir süredir yaşadığımız krizlerin ardı arkası kesilmiyor gibi görünüyor. Sürekli belirsizlik, enerji ve gıda gibi küresel pazarlarda yüksek istikrarsızlık bu kışa damgasını vuracak gibi ve bu olumsuzluklar bazı ülkeleri ve grupları diğerlerinden daha fazla etkileyecek. Bu krizlerle özellikle uzun vadede mücadele etmek, kararlı politikalara bağlı kalmayı ve toplumumuzun direncini güçlendiren sürdürülebilirlik yatırımlarını gerektiriyor.

Covid-19 pandemisi, başladığı andan beri AB ülkelerinde yarım milyonun üzerinde ölüme neden oldu ve halen sona ermiş değil. Kapsamlı aşılama programları ve sürü bağışıklığı sayesinde pandemi yavaşladı ve insan sağlığı artık daha iyi korunuyor; ancak, sadece geçen hafta 1.000.000'dan fazla yeni vaka kaydedildi. Kış ve grip sezonu yaklaşırken, diğer varyantlarla ve vaka artışıyla karşı karşıya kalabiliriz.

Ekonomik belirsizliğin ve hassasiyetin tetikleyicilerinden biri olan pandemi, kamu finansı üzerinde baskı oluşturarak politikaların yeniden önceliklendirilmesine neden oldu. Bu durum, Ukrayna'daki savaşla daha da ağırlaşarak insanların çok büyük acılar çekmesine ve bunun yanı sıra ekonomik zorlukların artmasına yol açtı. Ağustos sonunda, euro bölgesindeki yıllık enflasyon oranının %9,1 olması bekleniyordu. Genel enflasyon hesaplamasındaki bir bileşen olan enerjideki fiyat artışı %38'in üzerindeydi. Bu yüksek enflasyonun, pandemi sonrasında tekrar yükselmeye başlayan ekonomiye durgunluk getirmesi bekleniyor. Gelir artışı enflasyona paralel şekilde gerçekleşmediğinden, Avrupa ve dünya çapındaki alım gücü düşmeye devam edecek.

Yaz 2022: aşırı sıcak hava, kuraklık ve orman yangınları

Yaz boyunca iklim krizi manşetlerden düşmedi. On yıllardır bilim, iklimimizin değişmekte olduğuna ve bu değişimin yaşamımızın tüm yönlerini değiştireceğine işaret ediyor. İklim değişikliği milyonlarca Avrupalı için artık geleceğe yönelik potansiyel etkiler içeren bir teorik senaryo olmaktan çıktı; bu yaz günlük gerçeğimiz haline geldi. Avrupa'nın büyük bir kısmı, pek çok yerde 40°C'nin üzerine çıkan yoğun sıcaklık dalgalarıyla mücadele etti.

Bu yaz Avrupa'daki ortalama sıcaklıklar kaydedilen en yüksek mertebeye ulaştı. Aşırı sıcaklar, ayrıca kuraklık risklerinin artmasına neden oldu. Ağustos 2022'de batı Avrupa'da ve doğu Avrupa'nın belli kısımlarındaki kuraklık genel olarak ortalamanın çok daha üzerinde seyretti. Aslında, Avrupa'nın birçok bölgesi üst üste birkaç yıldır ortalamanın altında yağış alıyor. İskandinavya'nın büyük bir kısmı ile Avrupa'nın güney ve güneydoğu bölümü ise standart yaz dönemine kıyasla daha nemli geçti. Yine de, Avrupa Komisyonu'nun Birleşik Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen yeni değerlendirmeye göre, iklimdeki bu belirsizlik ve değişkenlik Ağustos 2022'nin sonunda Avrupa'nın neredeyse üçte ikisinin "en az 500 yılın en kötüsü" olmaya aday bir kuraklık tehdidi altında olduğu gerçeğini değiştirmedi.

Aşırı sıcaklar ve toprak neminin azalması orman yangını riskini artırıyor. Bu yıl şu ana kadar, AB bölgesinde orman yangınlarında 700.000 hektarlık rekor düzeyde bir alan yandı . Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi'ne göre, yanan 283.000 hektardan fazla alanla (Lüksemburg'dan biraz daha büyük bir alana tekabül edecek şekilde) İspanya şimdiye kadar en ağır etkilenen yer olarak kaydedilirken, bunu Romanya (150.735 h), Portekiz (86.631 h), Fransa (62.102 h) ve İtalya (42.835 h) izliyor.

Bu iklim etkilerine, doğal kaynakların aşırı kullanımı, ekosistem tahribatı, kirlilik ve gittikçe şiddetlenen iklim değişikliğinden kaynaklanan çok daha kapsamlı bir biyoçeşitlilik krizi zemin oluşturuyor. Topraktan deniz habitatlarına pek çok ekosistem risk altında ve pek çok tür, soyunun tükenmesi tehdidiyle karşı karşıya. Çevresel tahribat sağlığımızı, huzurumuzu ve iklim değişikliğiyle başa çıkma gücümüzü etkiliyor.

Bu krizler küresel ölçekli ve birbiriyle bağlantılı. Bunlar, sürdürülebilir olmayan üretim sistemlerinin ve küreselleşmiş ekonomideki tüketimin sonuçları. Şimdiye kadar 6,5 milyondan fazla kişi Covid-19 yüzünden hayatını kaybetti. Bu yaz Hint yarımadasını aşırı sıcaklar vurdu. Pakistan'ın üçte biri sel altında kaldı. Aşırı küresel sıcaklıklar Himalaya buzullarının hızlıca erimesini tetiklerken, bu nedenle oluşan seller 32 milyon Pakistan vatandaşını yerinden ederek acil barınak, gıda ve ilaç ihtiyacı doğurdu. Pakistan'da görülen felaketin boyutları, Güney Kore'deki tayfunun şiddeti veya Kaliforniya'da süregelen şiddetli yangınlar ve kuraklık öngörülerin ötesine geçti.

Pakistan'da meydana gelen sellerin etkileri dünyanın dört bir yanında hissedilecek. Pakistan, Ukrayna'daki savaş yüzünden halihazırda baskı altında olan küresel gıda pazarının temel bir ürünü olan pirincin üretimi ve tüketiminde önemli bir rol oynuyor. Gıda fiyatları ve piyasalar istikrarsız ve tedarik zincirlerinde potansiyel kesintilerle karşı karşıya. Avrupa'da yaşanan kuraklıkların fiyatları daha da etkilemesi ve hayat pahalılığı krizini şiddetlendirmesi bekleniyor.

Ukrayna'daki savaş ve enerji krizi

Ukrayna'daki savaş da milyonları yerinden ederken yaşamların yitirilmesine, çevre kirliliğine ve temel altyapıların hasar görmesine neden oldu. Bu, etkilerinin düzeltilmesi yıllar belki de on yıllar sürecek bir insanlık krizi. Savaş, aynı zamanda Avrupa'da ekonomik krizi ve enerji krizini de tetikledi. Avrupa Birliği'nin Rus saldırılarına yanıt olarak Rusya'ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar, Rusya'dan yapılan fosil yakıt ithalatını tehlikeye soktu.

Rusya birçok AB Üye Devleti için ana enerji sağlayıcısı olarak işlev görüyordu; ancak Avrupa Komisyonu ve Üye Devletler artık bu bağımlılığı azaltmaya çalışıyor. Eylül'ün başında Rusya, savaştan önce AB'nin doğal gaz ithalatının neredeyse %40'ını temin eden Kuzey Akım (Nord Stream) 1 boru hattının gaz tedarikini kesti.

Mevcut durumda Avrupa'daki enerji krizinin iki boyutu var. Enerji fiyatları çarpıcı biçimde yükseldi ve Avrupa önümüzdeki kış ayları için sınırlı bir tedarikle karşı karşıya. Avrupa'daki birçok ülke tüketimi azaltmak, enerji güvenliğini sağlamak ve atığı önlemenin yanı sıra hanelere ait enerji faturalarındaki artışı sınırlamak için acil önlemler hayata geçiriyor.

Sürdürülebilirlik bizleri ileriye götürebilecek tek uygulanabilir yol

Bu birden çok eş zamanlı kriz tablosu, daha önce bir örneğini görmediğimiz kadar karmaşık ve zorlayıcı. Tüm krizlerde olduğu gibi, bazı ülkeler ve topluluklar diğerlerine kıyasla bu krizlerden daha fazla etkilenecek. Avrupa ve dünyanın dört bir yanındaki birçok hane, gıda ve ısınma gibi temel ihtiyaçları karşılama güçleri konusunda endişeli. Hassas bir durumdayız.

Doğal sistemlerimiz, sağlığımız ve ekonomimiz de hassas durumda. Çoğu küresel kriz tek bir kök nedene işaret ediyor; gezegenimizin kaynaklarını sürdürülebilir olmayan bir şekilde kullanıyor oluşumuz.

Gelgelelim, AB ve diğer taraflar, iklim ve çevre konusunda harekete geçerek bu kök nedenle mücadele etmek için bir yola işaret ediyor.

Avrupa Yeşil Anlaşması'yla AB, bu krizlerin nedenlerini ele almak ve krizlerden en çok etkilenenleri desteklediğimiz adil bir geçiş sağlamak üzere iddialı hedefler koydu; enerji sistemlerimizi dönüştürmek, fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmak, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, doğayı eski sağlığına kavuşturmak, ekonomimizin döngüselliğini güçlendirmek.

İhtiyaç duyduğumuz bu geçiş hiç kolay olmayacak. Zaman ve para harcamamızı gerektirecek. Ancak, ister enerji kıtlığı, ister şiddetli hava olayları, ister artan enflasyon olsun, bizi etkileyen bu çoklu kriz karşısında harekete geçmekten ve acil önlemler almaktan başka çaremiz yok. Eylemlerimiz, kararlarımız ve politikalarımız sürdürülebilir bir gelecek sağlamaya yönelik olmalı. Harekete geçmemek gittikçe daha sorumsuz, eyleme geçmeye kıyasla daha maliyetli ve etik olarak kabul edilemez bir duruş haline geliyor.

Çevresel, ekonomik ve sosyal hassasiyetler ve mevcut ekonomik modelimizin etkileri ayrıntılı şekilde incelenip belgelendi. Bilimsel model ve analizler, davranışlarımızın bizi nereye götürebileceği hakkında bizlere on yıllar önce fikir vermişti. Şahit olduğumuz tablo beklenmedik veya sıra dışı bir durum değil. Bugün bulunduğumuz noktada söz konusu olan artık geleceği tahmin etmeye çalışmak değil, geleceği temel olarak sürdürülebilir yönde şekillendirmek üzere mevcut tüm bilgi birikimimizi kullanmak.

Hans Bruyninckx

Hans Bruyninckx

AÇA İcra Direktörü

Eylül 2022'de AÇA Bülteni’nde yayımlanmış başyazı

Permalinks

Geographic coverage

Temporal coverage

Etiketler

kategorileri:
kategorileri: european green deal
Belge İşlemleri