sonraki
önceki
öğeler

Kentsel çevre hakkında

Sayfa Son değiştirilme 22.02.2017
This page was archived on 22.02.2017 with reason: Other (No more updates will be done. Content about the urban environment can now be found under the topic "Sustainability transitions")
İnsanlık tarihinde ilk kez olarak kasaba ve kentlerde kırsal bölgelerde olduğundan daha fazla insan yaşamaktadır. Avrupa kentleşmenin en yoğun olduğu kıtalardan biridir. Nüfusunun yaklaşık % 75'i kentsel alanlarda yaşamaktadır; 2020 yılında bu oran % 80 olacaktır. Bunun sonucunda, kentlerin içi ve çevresindeki arazi talebi akut hale gelmektedir; kentsel yayılma coğrafyayı yeniden şekillendirmekte ve insanların yaşam kalitesi ile çevreyi daha önce hiç olmadığı kadar etkilemektedir. Kentsel planlama ve yönetim politika gündeminde üst sıralara çıkmış olup, ulaşım ve barınma hayati sorunlar teşkil etmektedir.

Kentsel gelişimin güçlü bir Avrupa boyutu bulunmaktadır. Kentler kendilerini kuşatan araziyle etkileşimde bulunur ve araziyi etkiler ve böylelikle çok daha geniş bir alandaki çevreye etki ederler. Gelişimleri ayrıca demografik değişim, hareketlilik ihtiyacı, küreselleşme ve iklim değişikliği gibi dışsal faktörlerden de kaynaklanmaktadır. Küçülen haneler ve yaşlanmakta olan bir nüfusun gelecek on yıllarda çevresel baskıları artırması beklenmektedir. Bilgi, iletişim sistemleri ve teknolojinin daha ileri düzeyde gelişimi kentsel sistemlerde yeni önemli nitel değişimlere yol açmaktadır.

Kent ve kasabalar ilerlemenin motorları görevini görmekte olup, genellikle kültürel, entelektüel, eğitimle ilgili ve teknolojik başarılarımız ve yeniliklerimizin pek çoğunda belirleyici rol oynamaktadır. Bununla beraber, günümüzün kentsel gelişime yönelik yeni, düşük yoğunluklu yaklaşımları enerji, kaynak, ulaşım ve arazi tüketiminin artmasına yol açmakta ve böylelikle sera gazı emisyonları ile hava ve gürültü kirliliğini genellikle yasal veya önerilen insan güvenliği sınırlarını aşan düzeylere çıkarmaktadır.

Genel tüketim, enerji kullanımı, su kullanımı ve atık üretimi sayıları artmakta olan kentsel hanelerle elele gitmektedir. AÇA'nın kentsel yayılma hakkındaki raporu Avrupa Birliği'nin toprağının dörtte birinden fazlasının kentsel arazi kullanımından doğrudan etkilendiğini göstermektedir: 1990 ve 2000 yılları arasında Büyük Londra'nın beş katı büyüklüğünde bir alan kentsel yayılıma tahsis edilmiştir. Bu ilk olarak eski tarım arazilerinde meydana gelmiş olup, gıda üretimi, selden korunma ve biyolojik çeşitlilik gibi önemli ekosistem hizmetlerinin kaybıyla sonuçlanmıştır.

Ekolojik ayak izi kavramı, bir birey, kent ya da ülkenin tükettiği kaynakları üretmek ve ürettiği atığı soğurmak için ne kadar arazi ve su alanına ihtiyacı olduğunu ifade etmektedir. Büyük Londra'nın ekolojik ayak izi, söz gelimi, kendi alanının 293 katı büyüklüğünde olup, Birleşik Krallık'tan da iki kat büyüktür.

Avrupa'daki hava kirliliği 1990–2004 emisyonlardaki azalmalara rağmen, ince parçacık ve yer seviyesinde ozonun yüksek konsantrasyonlarının hala pek çok kentte ve etrafında sorunlara yol açtığını göstermiştir. İnce parçacıklı madde artık genel olarak hava kirliliğinin insan sağlığı üzerinde yol açtığı başlıca tehdit olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa'daki kentlerde yılda 100. 000 kadar ölümün ortam havası kirliliğine bağlı olabileceğini tahmin etmekte olup, bu oran beklenen yaşam süresini ortalama bir yıl azaltmaktadır.

Hava kirliliği ve gürültü sorunlarının en büyük sebeplerinden biri motorlu araç trafiğindeki artış olup, kent merkezlerinde yeşil ve sessiz yerlerin azalmasına da yol açmaktadır. Bu da insanların kentten ayrılarak banliyölere ve kentten uzak bölgelere yerleşmelerine yol açmaktadır. Yeni, düşük yoğunluklu kentsel alanlar daha fazla bireysel ulaşım kullanımına yol açmakta, bu da mevcut sorunları ağırlaştırmaktadır.

Permalinks

Belge İşlemleri