Makaleler
- Arabic (ar)
- Bulgarian (bg)
- Czech (cs)
- Danish (da)
- German (de)
- Greek (el)
- English (en)
- Spanish (es)
- Estonian (et)
- Finnish (fi)
- French (fr)
- Irish Gaelic (ga)
- Croatian (hr)
- Hungarian (hu)
- Icelandic (is)
- Italian (it)
- Lithuanian (lt)
- Latvian (lv)
- Maltese (mt)
- Dutch (nl)
- Norwegian (no)
- Polish (pl)
- Portuguese (pt)
- Romanian (ro)
- Russian (ru)
- Slovak (sk)
- Slovenian (sl)
- Swedish (sv)
- Turkish (tr)
Ortak Stratejimiz seyahat yönümüzü göstermektedir. Birlikte çalışmanın ve bilgi oluşturmanın yeni bir yolunu sunarak; daha çevik, daha duyarlı, daha proaktif ve daha uygulanabilir bir şekilde önümüzdeki on yıl içinde kaOrtak Stratejimiz seyahat yönümüzü göstermektedir. Birlikte çalışmanın ve bilgi oluşturmanın yeni bir yolunu sunarak; daha çevik, daha duyarlı, daha proaktif ve daha uygulanabilir bir şekilde önümüzdeki on yıl içinde karşılaşacağımız zorluklara ihtiyaç duyacağımız bilgilerle karşı koyacağız. rşılaşacağımız zorluklara ihtiyaç duyacağımız bilgilerle karşı koyacağız.
Hava kirliliği, gürültü kirliliği ve iklim değişikliğinin etkileri Avrupalıların günlük sağlık ve refahlıklarına yönelik temel risklerdir. Bu önemli çalışma alanındaki bilgi birikimini geliştirmek adına AÇA’nın (Avrupa Çevre Ajansı) yaptığı çalışmalar hakkında daha fazlasını öğrenmek için hava kirliliği, çevre ve sağlık grubu başkanı Catherine Ganzleben, AÇA hava kalitesi uzmanı Alberto González ve AÇA gürültü kirliliği uzmanı Eulalia Peris ile konuştuk.
Çoğumuz günlük hayatımızda giderek daha fazla gürültü ile karşılaşıyoruz. Sokakta gürültülü arabalar, tepemizde alçaktan uçan bir uçak veya yakından geçen bir tren genellikle kendisiyle birlikte rahatsızlık ve gerginlik de getiriyor. Ancak bunların sağlığımız ve çevremiz üzerindeki etkileri düşündüğünüzden çok daha kötü olabilir.
Pastoral manzaralara, sanayi bölgelerine ve çöplüklere dağılmış birçok üzüm bağının ortak noktası nedir? Cevap, kimyasalların varlığı olabilir. Yiyeceklerimizi yetiştirdiğimiz toprak ve üzerine evlerimizi inşa ettiğimiz arazi ağır metallerden organik kirleticilere ve mikroplastiklere kadar pek çok farklı kirleticiye maruz kalmış olabilir. Kirletici maddeler yaygındır ve Avrupa’nın arazilerinde ve topraklarında birikmektedir. Bu sorunu nasıl çözebiliriz?
İnsanlar ve doğa için temiz su temini
04.02.2021Dünya yüzeyinin %70’inden fazlasını kaplayan su, gezegenimizdeki tüm canlılar için gereklidir. Dünya üzerinden tüm suyun %96,5’i okyanuslarda tuzlu su olarak bulunurken, geri kalan %3,5’i göller, nehirler, yer altı suları ve buzlar gibi tatlı sulardır. Bu sınırlı ve değerli kaynağın iyi yönetilmesi, insanların ve doğanın refahı için elzemdir.
Avrupa’nın hava kalitesi son yıllarda önemli ölçüde iyileşti, ancak kirletici maddeler hâlâ sağlığımıza ve çevreye zarar veriyor. Kirliliği sınırlandırmaya yönelik önlemler yaşam kalitemizi artıracak, sağlık hizmetlerinde tasarruf sağlayacak, çalışanların üretkenliğini artıracak ve çevreyi koruyacaktır.
Kirleten ödüyor mu?
04.02.2021AB’nin çevreye ilişkin yasalarının temelinde basit ama güçlü bir fikir yatıyor: “kirleten öder” ilkesi. Bu ilke vergiler, para cezaları ve kirletici emisyon kotaları ve Çevresel Sorumluluk Direktifi gibi diğer tedbirler şeklinde uygulanmıştır. Profesör Geert Van Calster ile bu ilkenin, faydaları ve eksiklikleri hakkında konuştuk.
Kimyasal bir dünyada sağlıklı yaşamak
04.02.2021Kirliliği; toprak, su veya hava gibi bulundukları yere göre sınıflandırabilir veya kimyasallar gibi farklı kirlilik türlerine bakabiliriz. Sentetik kimyasallar her yerdedir. Ancak, bazıları sağlığımıza ve çevreye de çok zararlı olabilir. Mevcut yaşam biçimimizin bir parçası haline gelen kimyasalların olumsuz etkilerini nasıl sınırlayabiliriz?
Endüstriyel kirliliği azaltma zorluğu
04.02.2021Avrupa’da endüstriyel kirlilik, bir dizi yönetmelik, üretimdeki gelişmeler ve çevresel girişimler sayesinde azalmaktadır. Bununla birlikte, sanayi kirlilik yaratmaya devam ediyor ve bu kesimde sıfır kirliliğe doğru yol almak ciddi bir zorluk.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, kirlilik Avrupa’da yılda 1,4 milyon önlenebilir ölüme yol açsa da iyileşme görülüyor ve Avrupa Yeşil Mutabakatı sürdürülebilirliğe doğru bir sıçrama fırsatı olabilir. DSÖ Avrupa Çevre ve Sağlık Merkezi Başkanı Francesca Racioppi ile kirlilik ve sağlık hakkında konuştuk.
Avrupa’da sıfır kirliliğe doğru
26.01.2021Geçtiğimiz bahar koronavirüs, birkaç hafta içinde dünyayı yeniden şekillendirdi. Kıymetini bilmediğimiz pek çok şeye birdenbire ulaşamaz hale geldik. Salgın dünyayı gafil avladı; ancak bulaşıcı hastalıklar alanında çalışan bir bilim insanına göre bu durum sadece an meselesiydi.
COVID-19 salgını, toplumlarımızın ve ekonomilerimizin büyük bir şok karşısında ne kadar kırılgan olabileceğinin net bir örneğini sunuyor. Çevresel bozulma ve iklim değişikliğinin bu tür şokları daha sık ve daha şiddetli hale getirmesi bekleniyor. Belirsizlik ve çeşitli zorluklarla karşı karşıyayken, uygulanabilir tek seçeneğimiz, bu kritik dönemde aldığımız her kararın bizi sosyal ve sürdürülebilirlik hedeflerimize yaklaştırmasını sağlamak.
Plastiğe dayalı kirliliğin ve plastik atıkların büyük bir çevre sorunu olduğunu biliyoruz. Son yıllarda, çevre için daha faydalı oldukları iddia edilen yeni plastik ürünler piyasaya sürüldü. Yakın zamanda yayınlanan bir Avrupa Çevre Ajansı (EEA) brifingi, bu ürünlerin çevresel güvenilirliğini değerlendiriyor. Daha fazlasını öğrenmek için, AÇA'dan sürdürülebilir kaynak kullanımı ve atık uzmanı Almut Reichel ile bir araya geldik.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) geçtiğimiz günlerde Avrupa’nın çevre ve sürdürülebilirlik beklentilerini etkileyen “değişimin itici güçleri” hakkında bir rapor yayınladı. AÇA'da sistem değerlendirme ve sürdürülebilirlik uzmanı olarak çalışan ve raporun proje yöneticisi olan Lorenzo Benini ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Korona virüsü krizinin ardından, daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir dünyayı nasıl inşa edebiliriz? Geleceğimizi şekillendirecek hayatî kararların alınacağı bu kritik dönemde, Avrupa Çevre Ajansı korona ve çevreye dair bilgileri bir araya getirerek, çok yönlü bir tartışmaya katkıda bulunuyor.
Bu ayın başlarında Avrupa Çevre Ajansı, “Avrupa’da çevre - durum ve görünüm 2020 (SOER 2020)” başlıklı raporunu yayınladı. Rapor ana hatlarıyla Avrupa’nın gelecek 10 yıl içinde biyolojik çeşitlilik kaybının endişe verici oranını, iklim değişikliğinin etkilerini ve doğal kaynakların aşırı tüketimini ele alan acil eylem planını hayata geçirmeden2030 hedeflerine ulaşamayacağı sonucuna vardı. Ayrıca, Avrupa'nın bu hedeflere ulaşması için tekrar doğru güzergahta olmasına yardımcı olacak bazı anahtar çözümler sundu. SOER 2020'nin rolü hakkında görüşmek için AÇA'nın SOER koordinasyon ve değerlendirme uzmanı Tobias Lung ile buluştuk.
Avrupa ülkeleri, Covid-19'un Avrupalıların sağlığı ve ekonomisi üzerindeki etkilerini sınırlamak için sert önlemler almaktadır. Bu tür krizler nüfusun ve ekonominin tamamı üzerinde doğrudan ve ciddi etkilere sahip olabilir. Önemli ekonomik sektörleri etkileme potansiyeli göz önüne alındığında koronavirüs krizinin, ekonomik faaliyetlerin çevre ve iklim üzerindeki bazı etkilerini azaltması beklenmektedir. Yine de, Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar ekonomisini dönüştürmeye ve iklime zarar vermeme amacına ulaşmaya yönelik taahütünü yerine getirme yolu, asla toplum üzerinde son derece yüksek maliyeti olan büyük ve ani şoklar ile değildir. . Avrupa Yeşil Anlaşması ve yakın zamanda önerilen Avrupa İklim Kanunu, etkilenenleri destekleyerek adil bir geçiş sağlarken, emisyonların geri dönüşsüz ve kademeli olarak azaltılmasını öngörmektedir.
Gürültü kirliliği Avrupa çapında büyümekte olan ve birçok insanın sağlığı üzerindeki etkilerinin farkında olmayabileceği bir sorundur. Avrupa Çevre Ajansı'nın çevresel gürültü uzmanı Eulalia Peris ile bu ayın başlarında yayınlanan AÇA “Avrupa'da Çevresel Gürültü – 2020” raporunun temel bulgularını görüşmek için bir araya geldik.
2019 yılı, Avrupa'da iklim ve çevre eylemleri için bir dönüm noktası olarak hatırlanacak. Milyonlarca Avrupalı ve dünya genelinde insanlar, politika yapıcıların harekete geçmesi için gösteriler yapmaya devam ettiler. Avrupa Çevre Ajansı'nın çevrenin durumu raporu (SOER 2020) dahil olmak üzere kanıta dayalı bilimsel değerlendirmeler, önümüzdeki zorlukların büyüklüğünü ve acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Bu çağrılar artık bir politika yol haritasına dönüşüyor. Avrupa Komisyonu tarafından sunulan Avrupa Yeşil Anlaşması, önümüzdeki on yıl için umut verici bir başlangıç.
Arazinin ve kaynaklarının sahibi kimdir? Bunların nasıl kullanılacağına kim karar veriyor? Bazı durumlarda, araziler özel mülkiyettir ve alınıp satılarak yalnızca sahipleri tarafından kullanılabilir. Sıklıkla bunların kullanımı ulusal veya yerel düzenlemelerle düzenlenir; örneğin, orman alanlarının korunması gibi. Diğer durumlarda, bazı alanlar yalnızca kamu kullanımına tahsis edilmiştir. Fakat arazi yalnızca bir alan veya bir toprak parçası değildir. Hepimiz araziyi kullanıp kaynaklarına bel bağladığımızda sürdürülebilir yönetim, birlikte çalışmak için yerelden küresel düzeye kadar sahiplere, düzenleyicilere ve kullanıcılara gereksinim duyar.
For references, please go to https://www.eea.europa.eu/tr/articles/all-articles or scan the QR code.
PDF generated on 2021.04.19 19:07