sonraki
önceki
öğeler

Article

Şehir Suyu

Dili değiştir
Article Yayınlandı 18.12.2012 Son değiştirilme 11.05.2021
Photo: © Peter Bros Nissen | flickr.com
Nüfus artışı, kentleşme ve ekonomik gelişim ile birlikte, tüm Avrupa’da kentsel bölgelerdeki tatlı su ihtiyacı artmaktadır. Aynı zamanda, iklim değişikliği ve çevre kirliliği de kent sakinleri için mevcut su kaynaklarını etkilemektedir. Avrupa’daki şehirler, kent sakinlerine temiz tatlı su sağlamaya nasıl devam edebilir?

2011 yılı temmuz ayında, şiddetli yağan yağmur Kopenhag’ın bazı bölgelerini sular altında bıraktı Copenhagen flooded [Kopenhag sular altında]. Şehrin drenaj sistemleri, iki saatte 135 mm’yi bulan yoğunlukta yağışla gelen su miktarını kaldıramadı. Kopenhag’ın su sorunları bununla da sınırlı kalmadı. Sel felaketinin hemen ardından, şehrin büyük bir bölümü haftalar boyunca su şebekesinde yapılan onarımlardan dolayı içme suyunda görülen kontaminantlardan da etkilendi.  Suyla ilgili benzer sorunlar diğer şehirlerde de görülmektedir.

Avrupalıların dörtte üçünden fazlası kentsel alanlarda yaşamakta ve şehirlerde temiz su kullanımına bağımlı olarak hayatlarını sürdürmektedir. Avrupa’daki toplam tatlı su miktarının yaklaşık beşte biri, evlere, küçük işletmelere, otellere, ofislere, hastanelere, okullara ve bazı endüstri kollarına yönlendirilen şehir suyu sistemine verilmektedir.

Halka daimi olarak temiz su tedariki sağlamak kolay bir görev değildir. Su sistemlerinin, nüfus ve hane boyutu, yeryüzünün fiziksel özelliklerindeki değişiklikler, tüketici davranışı, ekonomik sektör talepleri (turistik aktiviteler gibi), suyun kimyasal bileşimi ve su depoları ve suyun taşınmasına ilişkin lojistik dahil çok sayıda faktörü dikkate alması gerekmektedir. Ayrıca, beklenmedik sel felaketleri, sıcak hava dalgaları ve kuraklık dönemlerini içerebilen iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunlar da göz önüne alınmalıdır.

Kentsel su krizlerini önlemek için, temiz su tedarikinden, bu suyun tüketiciler tarafından farklı şekillerde kullanılmasına kadar her aşamada su kaynaklarını etkin bir şekilde yönetmemiz gerekmektedir. Bu da tüketimin azaltılması kadar suyun toplanması ve kullanılmasına yönelik yeni yöntemler bulmayı da içermektedir. Su yönetimi ayrıca, yerel çevrenin özellikleri de dikkate alınarak, daha geniş bir kentsel yönetim bünyesine daha iyi bir şekilde entegre edilmelidir.

Kullandığımız suyun ücreti

Teknolojide görülen ilerleme ve yeni ücretlendirme sistemlerinin tek başına evlerde kullanılan su miktarını önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmıştır ve bu oran tipik olarak Avrupa’daki şehir suyu tedarikinin %60-80’ine karşılık gelmektedir. Örneğin, çamaşır ve bulaşık makinesi gibi ev aletlerinde görülen teknolojik ilerlemeler, alışkanlıklarda bir değişikliğe ya da su sorunlarıyla ilgili bilinçlenmeye gerek olmadan su kullanımının azalmasını sağlamıştır.

Günümüzde, evlerde su kullanımının %60’ına karşılık gelen kişisel hijyene yönelik su kullanımında yapılan değişikliklerle daha önemli gelişmeler sağlanabilir. Örneğin, tuvaletlerdeki rezervuar değiştirme cihazları, one litre per flush [çekilen her sifon başına bir litre] olarak kullanılan su miktarının azaltılmasında ucuz ve kolay bir yol sunmaktadır. Su akışını hava ile karıştırma gibi duş sistemlerindeki küçük çaplı değişiklikler de su tasarrufuna katkıda bulunabilir.

EU Water Framework Directive [AB Su Çerçeve Direktifinde] belirtildiği üzere, suya ödenen tutar ile tüketilen su hacmini ilişkilendirmek, daha sürdürülebilir bir su kullanımı için insanları teşvik edebilir. İngiltere ve Galler’de, ölçüm yapılan evlerde yaşayanlar, ölçüm yapılmayan evlerde yaşayanlara göre ortalama %13 daha az su kullanmaktadır.

Yağmur suyunun ve gri suyun tekrar kullanımı

Şehir suyundan yararlanan sektörlerin kullandığı suyun aslında yalnızca %20’si tüketilmektedir. Geri kalan %80’lik kısmı, genellikle arıtılmış atık su olarak çevreye geri dönmektedir. Şehirlerdeki betonla kaplı ve yalıtılmış yüzeyler tipik olarak, yağmur suyunu atık su ile birleştiği kanalizasyon ağlarına yönlendirmektedir. Bu da yağmur suyunun toprağa karışmasını ve gelecekte işimize yarayabilecek yer altı suyu depolarının bir parçasını oluşturmasını engellemektedir. Yağmur yüzey suyu ve atık su genellikle, şehirlerden uzaklarda bulunan nehirlere dönmeden önce su arıtma tesislerinden geçmektedir. Kentsel su sistemlerinde yapılan bazı değişiklikler ile, hem yağmur suyu hem de daha az kirlenmiş atık su şehirdeki su kullanıcılarına geri döndürülebilir.

Bu değişikliklerden biri de gri suyun tekrar kullanılmasıdır. Gri su, tuvaletler dışında banyolar, duşlar, lavabolar ve mutfaktan gelen atık su gibi evlerdeki tüm atık suları nitelemektedir. Bu su, doğrudan yerinde arıtılabilir ya da içme suyu kalitesinin altında bir kalitede kullanmak için (örn. tuvaletlerdeki sifonlarda) arıtılmadan kalabilir.

Şehirlerde ayrıca, bir çatıdan ya da otoyoldan gelen yağmur suları bir toplama konteynerinde toplanabilir ve bu sular tuvalet sifonları, araba yıkama ya da bahçe işleri gibi içme suyunun kullanılmadığı aktivitelerde kullanılabilir. Ayrıca bu yağmur suları doğrudan bir yer altı suyu enjeksiyonuna da yönlendirilebilir. Bu tür sistemler, evlerde ve işyerlerinde kurulabilir ve su kullanıcılarının tüketim alışkanlıklarında herhangi bir değişiklik yapılmasını gerektirmemektedir. Bununla birlikte, su tedarikini evlere ulaşmadan önce iyileştirmek için atılabilecek daha çok adım bulunmaktadır.

Suyun toprağa karışmasını ve su kütleleri halinde birikmesini sağlayarak suyun şehirde tutulması ile kent sakinlerine bir dinlence alanı sunulması ya da sıcak hava dalgaları sırasında serinletici bir etki oluşturulması gibi birçok fayda sağlanabilir.

Tap

(c) ABC Open Wide Bay | flickr.com

Su kaybının azaltılması

Suyun sızıntılarla kaybolması kayda değer bir kayıptır; Hırvatistan’da toplam su kaynaklarının %40’ı su taşıma ağında kaybolmaktadır. Sızıntılar, bakım ve su şebekesinin yenilenmesi ve ayrıca yeni teknolojilerin kullanılmasıyla önlenebilir. Bu tür teknolojiler, bir sızıntıdan gelen sesi tanıyan ve yerini belirleyen sensörleri ve su akışını tespit etmek için radyo sinyalleri kullanan cihazları içerebilir. Bu teknolojilerin uygulanması ile, şehir suyu sistemleri, sınırlı kaynaklarla su taleplerini karşılarken sızıntılardan kaynaklanan su kayıplarının getirdiği ekstra yük ile karşı karşıya kalmayacaktır. Bununla birlikte, su şebekelerinin yenilenmesi önemli ölçüde alt yapı yatırımı gerektirebilir.

Harekete geçme zamanı

Şehir suyu kaynaklarının daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlamak, yalnızca yukarıda sözü edilen önlemlerin uygulanmasını değil aynı zamanda suyun korunmasına ilişkin konularda toplumun bilinçlendirilmesini de gerektirmektedir.

Evde, iş yerinde ve turist olarak suyu kullanan tüketicileri bilgilendirmek için, web siteleri, okul eğitim programları, yerel otoritelerin hazırladığı el ilanları ve kitle iletişim araçları gibi çok çeşitli araçlar mevcuttur. Örneğin, elektrikli aletlerin eko-etiketlenmesi ve otellerin eko-sertifikası da, tüketicilerin suyun etkin kullanılması ve korunmasına ilişkin seçenekler konusunda bilgilendirilmesini sağlayarak farkındalık yaratmada önemli bir rol oynayabilir.

Kentsel su kullanımının sürdürülebilirliğinde ek iyileştirmeler yapılmadan, tatlı su kaynaklarımızın tam anlamıyla sürdürülebilir bir şekilde kullanılması mümkün değildir.

Permalinks

Geographic coverage

Temporal coverage

Topics

Belge İşlemleri